Mehmet Paksu ile söyle?i
Hocam, birçok defa Almanya´da bulundunuz? Konferanslar verdiniz? Genelde Almanya´da yapt???n?z konu?malar?n konular? ne oluyor?
1993’ten bu yana Almanya’ya gidiyorum. Konferanslar?m?n konusu Almanya’ya davet eden cemaatlerin, derneklerin ve kurulu?lar?n istekleri do?rultusunda belirleniyor. Ba?l?ca konular ?öyle: Aile e?itimi ihtiyac?. Okuma al??kanl?klar? nas?l kazan?l?r? Türkler Almanya’da kar??la?t?klar? psikolojik ve dini sorunlar? nas?l giderebilirler? Çocuklar?n dini e?itimi konusunda nas?l hareket edilmeli? Evliliklerde görülen problemler nas?l a??labilir? Türkler Alman kom?ular?yla ve toplumla diyaloglar?n? sa?l?kl? biçimde nas?l kurabilirler? Bir Müslüman olarak dinimizi ya?ad???m?z topluma na
s
?l anlatabiliriz? Almanlar?n ?slam hakk?ndaki sorular?na nas?l cevap verebiliriz? Gençlerimizi uyu?turucu ve benzeri kötü al??kanl?klar
dan nas?l koruyabiliriz? ?slam-H?ristiyan diyalo?unu gerçekle?tirmede neler yapabiliriz? Kilise-cami birlikteli?ini nas?l kurabiliriz?
Peki hocam, Almanya’daki gurbetçilerin durumunu nas?l de?erlendiriyorsunuz?
Türkler art?k Almanya’y? kendilerine yurt edinmi?ler. Büyük bir k?sm? vatanda?l??a geçmi?. Kendini bu ülkede “Alman Müslüman” olarak görüyor ve böyle tan?nmas?n? istiyor. Almanya’y? kendi ülkesinden farkl? görmüyor. Her ne kadar gönlü Türkiye’de olsa da, Almanya’da ya?aman?n bir ayr?cal?k oldu?unu görüyor. Emekli olup Türkiye’ye dönenler de Almanya ile irtibatlar?n? kesmiyorlar. Özellikle ikinci ve üçüncü nesil Almanya’ya büyük oranda adapte olmu? durumdalar. E?itimlerini Almanya’da ald?klar? için Almancay? kendi dillerinden daha rahat konu?tuklar? gibi, okurken Almanca kitaplar? tercih ediyorlar.
Fakat özellikle Do?u Almanya ile birle?meden ve Avro’ya geçi?ten sonra ekonomik s?k?nt?lar?n artt???ndan, i?sizlik oran?n?n yükseli?inden, sa?l?k hizmetlerinin pahal?la?mas?ndan dert yan?yorlar. Benim gördü?üm kadar?yla aileler çocuklar?na ?slami e?itim verme konusunda zorluk ya??yorlar. Özellikle okullarda ?slam derslerinin verilmesi zaruretini dile getiriyorlar. Birçok Türk de vatanda?l??a geçtikleri, Alman vatanda?? olduklar? halde baz? Almanlar?n kendilerini yabanc? gözüyle bakt?klar?n? ve bir ay?r?m yap?ld???ndan ?ikâyet ediyorlar. Namaz k?lan Türkler ise i?yerlerinde, fabrikalarda rahatl?kla namaz k?lma imkân? bulamad?klar?n?, baz? yerlerde izin alamad?klar?n? dile getiriyorlar. Almanya’da üniversite okuduklar? halde ba?örtüsünden dolay? kamu kurumlar?nda çal??ma izni verilmedi?ini, i?e al?nmad?klar?n?, ba?lar?n? açmadan çal??amad?klar?n?, dolay?s?yla büyük bir hak kayb? ya?ad?klar? ?eklinde s?k?nt?lar?n? seslendiriyorlar.
Almanya´da birçok cemaat var. Sizce bu kadar farkl? cemaatlerin olmas? iyi mi, kötü mü?
Dini cemaatlerin bulunmas? hayati bir zarurettir. Türklerin dini, sosyal ve ailevi ihtiyaçlar?n? dini cemaatler üstlenmi? durumdalar. Dini cemaatlerin bir k?sm? hizmetlerini cami bünyesinde verdikleri gibi, bir k?sm? da dernek çat?s? alt?nda veriyor. Bu mekânlar onlar?n sadece din ve ibadet ihtiyaçlar?n? kar??lamakla kalm?yor, gerçekle?tirdikleri sosyal aktiviteler ile e?itimlerine destek veriyorlar, aile bütünlü?ünün korunmas?na hizmet ediyorlar, bo? zamanlar?n? de?erlendirebilecek imkânlar buluyorlar, örgütle?erek hak ve hukuklar?n? ar?yorlar, çocuklar?n? ve gençlerini bu ortamlara getirerek onlar?n ahlakl? birer insan olarak yeti?melerine yard?mc? oluyorlar. Özellikle Ramazan’da ve Bayramlarda toplu halde bir arada bulunarak dayan??ma içinde ya?amaya çal???yorlar, kendi milli ve kültürel özelliklerini koruyarak ülke mozayi?inde olumlu i?levler görüyorlar. Bu mekanlar ayn? zamanda Alman toplumu ile Türklerin bir uyum içinde ya?amalar?na da katk?da bulunuyor. Hatta Almanya’n?n kalk?nmas?nda, ilerlemesinde ve problemlerini halletmede dini cemaatlerin fonksiyonu inkâr edilemeyecek kadar önem ta??yor. Mesela Risale-i Nur cemaati Alman üniversitelerinde ?slam âlimi Bediüzzaman hakk?nda sempozyumlar düzenleyerek kültürel hizmetler yapmas?, iki ülke aras?nda dostlu?un geli?mesine küçümsenemeyecek derecede katk?larda bulunuyorlar. Geçti?imiz y?llarda Bonn ?ehrinde Alman dü?ünürü Bonhoeffer ile Bediüzzaman’? konu alan sempozyumda iki ülke de?erleri aras?nda yak?nla?man?n, ortak de?erlerin tan?nmas? konusunda bilimsel çal??malar yap?ld?. 2010 Kas?m ay?nda yap?lan Osnabrück Said Nursi Sempozyumda ise önemli çal??malar yap?ld?. Bu sempozyuma 30a yak?n ilim adam? kat?ld? ve Bediüzzaman´?n “Din ilimleri ve fen ilimleri ili?kisi”, “?nsan haklar? ve felsefe”, “Din E?itimi”, “Hürriyet Anlay???“, “Dinler Aras? Diyalog“ ve “Adalet ve Vahiy“ konular?ndaki dü?ünceler ele al?nd?. Di?er cemaatlerin bir k?sm? okul ve e?itim merkezleri açarak, bir k?sm? din e?itimine a??rl?k vererek, bir k?sm? da fuar, sergi, konferans ve aç?k oturumlar yaparak Alman halk?yla Türklerin karde?çe ya?amalar?na hizmet ediyorlar. Bu cemaatlerin hizmet temelleri Türkiye’de oldu?undan Türkiye’den gelen ilim, din ve kültür adamlar? Almanya’da yapt?klar? etkinliklerde Türklerin Alman toplumuyla bar?? içinde ya?amalar? konusunda ciddi çal??malar yap?yorlar.
Avrupa´da cemaatler nas?l ittifak edip, beraber çal??abilirler?
Temelde ve esasta ittifak etmek her zaman mümkün ve gereklidir. Çünkü hepsi de ?slami hizmet yap?yorlar. Baz? ortak meselelerde i?/hizmet birli?i kurabilirler. Büyük organizelerde bir araya gelip daha geni? kitlelere ula?abilirler. Böylece her cemaat kendi üyelerini bu ortak organizede bulu?turarak cemaatler aras?nda görülen görü? ayr?l?klar?n?n/ayk?r?l?klar?n?n azalt?lmas?nda, giderilmesinde çal??abilirler. Bunun örnekleri son y?llarda yap?lan “Kutlu Do?um Haftas?” vesilesiyle ba?ta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde gerçekle?tirildi.
Yine ?slam H?ristiyan diyalo?u çal??malar?nda baz? cemaatler bir araya gelerek kiliseyle ortak toplant?lar yapt?lar. Bu bulu?ma ve görü?mede hem Müslüman cemaatler, hem de kilise mensuplar?, her iki taraf da çok memnun oldular. Bu organizelerin de?i?ik platformlarda artt?r?lmas? ve zenginle?tirilmesi gerekiyor.
Bu tür ortak hareketlerin d???nda cemaatlerin birle?mesi, tek çat? alt?nda toplan?p hizmet etmeleri beklenemedi?i gibi, gerçekle?me imkân? da söz konusu olamaz. Çünkü her cemaatin kendine göre bir hizmet anlay???, bir hizmet metodu, zevk ald??? bir hizmet tarz? vard?r.
Hocam, ?slam? Avrupa’da nas?l temsil etmek gerekiyor?
?slâm? Avrupa’da temsil etmenin tek yolu, ?slam? bilmekle birlikte bireysel olarak hayata geçirmektir. ?nand?klar?n?, bildiklerini, ö?rendiklerini ve savunduklar?n? öncelikle kendilerinin ya?amas? ve hayat?nda göstermesidir. Çünkü din sadece anlatmakla, konu?makla tan?t?lamaz ve sevdirilemez. ?slam Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m.) ?slam?n bütün esaslar?n?, iman?n bütün gereklerini, ahlak?n bütün prensiplerini en mükemmel ve en ideal anlamda eksiksiz biçimde kendi ?ahs?nda ya?am??, dinin nas?l uygulanaca??n? fiilen göstermi?, Müslümanlar?n dinlerini ya?amalar?n?, dinin gereklerini uygulamalar?n? istemi?tir. Di?er din ve inanç mensuplar?na Kur’ân diliyle ça?r?da bulunarak Allah’?n varl?k birli?inde bulu?may?, insanl???n kurtulu?una birlikte hizmet etmeyi teklif etmi?tir. E?er bugün ?slam di?er insanlara tan?t?lacaksa bunun anlatmaktan ziyade uygulama ile gösterilmesi ba?ta geliyor, temsil etmesi gerekiyor, insanlar?n merak etmelerine imkan haz?rlayacak çal??malar?n yap?lmas? gerekiyor. E?er bugün ?slam tam olarak Avrupa’da tan?nmam??sa bundan Müslümanlar?n dinlerini tam olarak temsil edememelerinden kaynaklan?yor. Temsil etmeye çal??anlar?n da, istenen anlamda ?slama ayna olmad?klar?, dilleriyle ya?ant?lar? aras?nda ayk?r?l?klar ve z?tl?klar görüldü?ü içindir. Bediüzzaman’?n dedi?i gibi, biz ?slam ahlak?n?n ve iman hakikatlerinin güzelliklerini fiillerimizle ya?ayarak gösterecek, temsil edecek olsak di?er dinlerin mensuplar? topluluklar halinde ?slama girecekler, baz? k?talar ?slama kat?lacaklard?r. Temsildeki ba?ar?s?zl???n as?l sebebi ?slam?n iman boyutunun tam olarak bilinememesi, Allah ile kainat aras?nda bir bak?? aç?s?n?n gerçekle?tirilememesi, her varl?kta, her bilim dal?nda Allah’a giden, Allah’a ula?t?ran yollar?n bulunamamas?nda yat?yor. Çünkü kainat makro alemse, insan mikro alemdir.
?nsan bu kâinat kitab?n? Allah ad?na okumak için, her ?eyi, her varl???, her insan? Allah ad?na sevmek için dünyaya gönderilmi?tir. Bu hakikat anla??lmad???, bilinmedi?i ve ya?anmad??? için gerçek anlamda temsil de olmuyor. Her ?ey sözde ve yaz?da kal?yor. Çok güzel yemekler yap?l?yor, ama oturup da yemek pek çok insan?n akl?na gelmiyor. Çok güzel elbiseler dikilmi?, ama giyenler çok az say?da. ?slam da kalbi, ruhu ve akl? doyuran birer manevi g?dad?r, ruhtaki güzellikleri gösteren de?erli birer elbisedir. Bunun için de?i?ik yollar?n? bulup Müslümanlar?n ?slam? bir ilim olarak ö?renip hayata geçirmelerini, ya?ayarak göstermelerini, ancak bu ?ekilde temsil edebileceklerini ortaya koymak gerekiyor. Yoksa cahilce temsil hem kendilerine, hem de ortak insanî bir de?er olan ?slam?n kötü gösterilmesine sebep oluyorlar.
Dinler aras? diyalo?a nas?l bak?yorsunuz?
Dinler aras? diyalogu Kur’ân istiyor ve emrediyor. “De ki: Ey Kitap Ehli! Aram?zda ortak olan bir söze gelin: Allah’tan ba?kas?na kulluk etmeyelim, hiçbir ?eyi Ona ortak ko?mayal?m, birbirimizi Allah’?n yan? s?ra rab edinmeyelim“ (3:64).
Kur’ân ?ncil’den, Tevrat’tan, Zebur’dan söz ediyor. Yahudilikten, H?ristiyanl?ktan bahsediyor. Hz. ?sa’dan, Hz. Meryem’den, Hz. Musa’dan, Hz. Süleyman’dan, Hz. Yahya’dan ve di?er ?srailo?lu peygamberlerinin hayat?ndan örnekler veriyor, k?ssalar anlat?yor. Kur’ân’la birlikte Tevrat’a ve ?ncil’e, Hz. Muhammed ile birlikte Hz. Musa ve Hz. ?sa’ya ve bütün peygamberlere inanmay? emrediyor ve iman?n ?artlar?ndan say?yor. Bir Müslüman ?ncil’e ve Hz. ?sa’ya inanmazsa mü’min say?lm?yor.
Diyalogdan maksat, ba?ta H?ristiyan olmak üzere di?er din ve inanç mensuplar?yla bir araya gelmek, konu?mak, inkâr-? uluhiyet, ateizm gibi dinsizli?e kar?? ortak tav?r belirlemek, maddeyi ilahla?t?rmaya, ahlaks?zl??a götüren yollar? durdurmak, bütün dinlerde kutsal bir kurum olan aile gibi de?erlerin korunmas?na, anar?izme, terörizme kar?? mü?terek eylem birli?i yapmak, birlikte mücadele etme yollar?n? aramakt?r.
Bu diyaloglar ayn? zamanda ?slam?n anlat?lmas?nda, ?slam?n ça??n problemlerine getirdi?i çözümlerin konu?ulmas?nda, fundamentalizm gibi ?slam? kötü ve yanl?? göstermeye çal??anlara kar?? do?ru ?slam? anlatmaya bir vesile te?kil ediyor.
Bu diyalogun mimar? Bediüzzaman Said Nursî’dir. Bediüzzaman, ?slam-H?ristiyan diyalo?u ile ilgili olarak ?u tespitte bulunuyor: “Hatta hadis-i sahihle âhirzamanda ?sevilerin hakiki dindarlar? ehl-i Kur’ân’la ittifak edip mü?terek dü?manlar? olan z?nd?kaya kar?? dayanacaklar? gibi, ?u zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, de?il yaln?z dinda??, meslekta??, karde?i olanlarla samimi ittifak etmek, belki H?ristiyanlar?n hakiki dindar ruhanileri medar-? ihtilaf noktalar? muvakkaten medar-? münaka?a ve niza etmeyerek mü?terek dü?manlar? olan mütecaviz dinsizlere kar?? ittifaka muhtaçt?rlar.”
Said Nursî, H?ristiyanlarla uzla?ma yönünde kendi ki?isel gayretlerini de ortaya koymu?tur. 1950’de Papa XII. Pius’a Risale-i Nur Külliyat?n? göndermi? ve cevaben 22 ?ubat 1951’de ?ahsî bir te?ekkür mektubu alm??t?r.
1953’te de Müslümanlar ve H?ristiyanlar aras?nda sald?rgan dinsizli?e kar?? i?birli?i temini için ?stanbul’da Patrik Athenagoras’? ziyaret etmi?tir.
Günümüz dünyas? art?k bir köy haline gelmi?tir. Dolay?s?yla H?ristiyan, Yahudi, Budist ve ateist demeden her kesimden insanla münasebet kurmak ve onlarla bir diyalog ve anla?ma zemini aramak kaç?n?lmaz görünüyor.
Vaktinizi ay?rd???n?z için çok sa?olun hocam.
Publiziert in der Ayasofya 36, 2011